-
PENCERE
Tarih: 03-07-2024 14:31:00
Güncelleme: 03-07-2024 14:31:00
Kayseride 6 yaşında küçücük bir kız çocuğu bir ömür etkisinden kurtulamayacağı, hafızasından silemeyeceği iğrenç bir muameleye maruz kaldı evimizi açtığımız mahlukattarafından. Yerli sapıklarımız yetmezmiş gibi yabancı sapıklarithal ettik topraklarımıza. Aldık başımıza taç, mirasımıza ortak ettik. Evet belki mağdurlardı, gidecek yerleri yoktu, bizeyakışan mazlumu koruyup kollamak kol kanat germekti; ama onları ev sahibi etmek değildi, olmamalıydı. Kendi insanımızkendi memletinde azınlık muamelesi görmemeliydi. Onlarınsığınacak bir Türkiyeleri vardı; ama Maazallah bizim dirlik vedüzenimiz bozulsa kapısını çalacak, bir bardak suyunu içecek, bir lokma ekmeğini yiyip bir parça kıyafetini giyecek birsığınağımız (Türkiye’miz) yok.
Mecburiyetiyle gelenlerin olduğu kadar nankörlüğüyle de gelenlerin olduğu/olacağı ,kendi halkına acımayanın bize de hiç acımayacağı, ilk fırsatta nankörlük edeceği aklımızın bir köşesinde olmalıydı.Doğup büyüdüğü topraklara hainlikedenden vatanperverlik, kadirşinaslık beklenmemeliydi. Benim ülkemde benim marşımı, gölgesine sığındığı bayrağımı bir utanç olarak addeden insan ve türevleri bir dakika bile barındırılmamalıydı.
Merhametli olduğumuz kadar uyanık da olmamızgerekmez miydi? Misafire misafir gibi muamele etmemizlazım değil miydi? Çocuk bizim, tacize uğrayan o kahrolanailesi; ama mağduru oynayan, haklı olmak için, yurttaşlarınınsözde intikamını almak için her türlü arsızlığı kendilerine hak gören, bayrağımızı parçalayacak kadar vahşileşen, tırlarımızıyakacak kadar pervasızlaşan onlar. Hak ettik mi bunu? Bunlara bu arsızlık hakkını kim verdi? Tabi ki biz. Bizim cömertliğimiz, bizim sap ile samanı ayıramayışımız.
Çok basit bir örnekle nerede yanlış yaptığımıza bir de şu açıdan bakalım. Bugün bir evin babasını düşünelim. O evin direğidir. Önce kendi evini ayakta tutmak, kendi hanesini doyurmak zorundadır. Daha sonra yakınlarına el uzatmalıdır. Aksi takdirde o babanın bir ehemmiyeti o ailenin bir düzenikalmaz. Kaldı ki kendi içimizde o kadar sosyal ve ekonomik buhranlarla uğraşırken, kan ağlayan Filistin’imize elimizi uzatmaktan acizken, bu toprakların yetiştirdiği sapıklara köklü çözüm bulamamışken, başkalarının sapığıyla nankörüyle nasılbaş edeceğiz?
Mültecilere kol kanat gerelim derken kanatlarımızı çektiküstlerinden saldık dört bir yana kendi halkımızı onlarıninsafına, vicdanına bıraktık. Kendi evimizde misafir olsak iyikendi evimizde hizmetçi olduk.
İğrenç ve telafisi olmayan suçtan sonra mahallelininverdiği tepkiye mültecilerin ve Suriyelilerin intikam ateşiyleyanıyorsa yürekleri kendi ülkelerini de çok güzel savunabilir,gerçek düşmanlarına karşı kenetlenebilirlermiş Aslan parçaları!!! Yok öyle ülkesinden kaçıp bu topraklara sığınıpCa’nım ülkemin kaymağını yiyip sonra da yediği kabı pisletipbayrağını parçalamak.
Sayın yetkililer! Mültecilere bu ülkenin kapılarını açancömert yöneticiler! Mağdur çocuğu kendi çocukları olarakkabul etseler mahallelinin ve ülkenin vermiş olduğu haklıtepkinin kaçınılmaz son olduğunu fark edeceklerdir. Mültecilerin tepkilerinde de çok güzel nankörlük örneklerigöreceklerdir. Bu olay ilk değildi maalesef son daolmayacaktır. Bakalım bardağı taşıran bu son damlanın musluğu ne zaman nasıl kapatılacaktır?